15 Aralık 2009 Salı

TAVUK SUYUNA KENDİ ÇORBAM SERİSİ

Hayatımda en çok etkilendiğim kitaplar arasındadır Tavuk Suyuna Çorba Serisi... Özellikle anne olduktan sonra kendime hediye ettiğim ‘Yeni Anne İçin’ kitabını sabahlara kadar ağlaya ağlaya okumuştum. Kucağımda minicik bebeğim benden hayat alırken ben de o kitaptaki hikayelerde hayat bulmuştum. Kaç yaşına gelirsek gelelim hep özümüzün çocuk kalması ve bir kadının anne olduktan sonra yaşamının bir daha asla ama asla tekil olamayacağı....
Belki bu kitaptan çok etkilenmem midir bilinmez ama benim tavuk suyuna çorbam çok meşhurdur! Onu pişirdiğimi duyan herkes koşa koşa her zaman bana gelir. Gülden’in Tavuk Suyuna Çorbasının yerini hiçbir şey tutamaz! Yıllardır çorbamı içen herkesten aynı övgüyü alırım. Aileden gelen geleneksel bir terbiyeli tavuk çorba tarifidir bu. Benim annemden tek farkım içine Maggi tavuk suyu atmamdır!! Modern hayatın getirdiği yenilikle Maggi tavuk suyunu keşfetmemle birlikte çorbamın tadı her zaman mükemmeldir. Tavuk yağlı mı değil mi, tadı saman gibi mi yoksa değil mi beni hiç ilgilendirmez...
Tüm hayatım boyunca ne kadar çok eşim dostum içmiştir bu çorbayı. Özellikle hasta olan herkesin evine kilitli kapların içine gitmiştir Gülden’in meşhur tavuk suyuna çorbası. Çok teşekkür ve hayır duası almışımdır, sağ olsunlar. Da...... hayatımın komik bir şakası olarak ben her hastalandığımda hep sürüklene sürüklene ayağa kalkıp pişirmek durumunda kalmışımdır kendi çorbamı. Aksilik bu ya, her nedense hep hasta olduğumda en yakınımdakilerin bile inanılmaz yoğunlukta işleri olur. Ve hep ağlayarak pişiririm bu çorbayı kendi şifam içim. Çaktırmasam da bu benim yaralarımdan bir tanesidir. Hep aynı çocuklukla ağlamışımdır “ En çok hayatta bana hastayken kendi çorbamı pişirmek koyar” diye....... Ne acı bir durumdur bu...... Yine aynı korku ve endişe içinde kendime en son bu çorbayı ateşler içinde pişirirken, gözyaşlarım arabesk Türk filmlerindekinden çok daha hızla akarken birden mutfakta durdum ve düşündüm. “Genç kızlığımdan bu yana her hastalandığımda bu çorbayı kendi kendime pişiriyorsam, bunun bir nedeni olmalı!”
Evet ya, bunun bir nedeni olmalıydı. Egom kendime acımayı tercih ederken, özümde derinlerde bir yerlerde mutlaka bir şeyler olmalı ki bu durum her sene aynı oluyor. En yakın arkadaşımın bile en önemli toplantısı hep benim hastalığıma denk geliyorsa bunun bir nedeni olmalı!!! Her hastalığıma denk düşen kendi tavuk suyuna çorbalarımın ayrı ayrı hikayeleri oluyordu. Birden bunu fark edip ağlamayı kestim. Tıptı kitap serisi gibi....... Her bir çorbanın hikayesi bana ait, tıpkı o kitaptaki gibi..... Sadece bana özel ve doya doya yalnızlıksa yanlızlık ya da hastalıksa hastalık ama hepsi bana ait. Kendi gücüme, kendi özüme ait...... Birden kendime sordum “Ya başkasının çorbasına muhtaç olsaydım hayatta?” bu hoşuma gider miydi? Benim gibi özgürlük denizinin en demirbaş balıklarından birisinin hoşuna gider miydi bu? Tabii ki hayır!
Ya kendime bir tas çorba pişiremeyecek kadar insanlara muhtaç olsaydım? Ya başkalarının hayatını kendi hayatım diye battaniye gibi üzerime örtseydim? Ya bana ait olmayan bir tas çorbayı kendiminmiş gibi içseydim? Ya kendi gücümü kendi yaşamım için kullanamasaydım? İşte o an hıçkırıklar gözlerimden boşalmaya başladı ama bu kez farklıydı çünkü şükretmek için ağlıyordum. Sürekli şükrediyordum, her hastalığımda özümün bedenimi bir an olsun terk etmemiş olmamasına.... İyi günde, kötü günde her zaman kendi çorbamı kendimin pişirme gücüne sahip olduğum için şükrediyordum.
Başarısızsam başarısızdım, aptalsam aptaldım, hastaysam hastaydım ama her zaman kendimdim..... Kendi tavuk suyuna çorba serimi her seferinde büyük bir inançla pişiriyordum hayatımda....... benim olanda............

1 yorum:

  1. =) Nefis çorbanda bende içtim canım benim gerçekten çok leziz. Sen hayatta herşeyi tek başına göğüsleyen çok güçlü bir kadınsın herkes imrenmeli =)nazar değmesin diyorum =)

    YanıtlaSil