8 Aralık 2009 Salı

SPIELBERG’ÜN TORUNLARI İFTİHARLA SUNACAK!

İçinde yaşadığımız yüzyılda sonu gelmiş her türlü canlıyla ilgili gişe rekorları kıran filmlere imza atan Steven Spielberg’ün torunları, muhtemelen dedelerinden devralacakları büyük yapım şirketini ‘aynı hizmet anlayışıyla’ ilerideki dönemlerde de başarıyla yaşatacaklardır. Her türlü canlı yaratıktan dünyamızı ve üzerinde yaşayan insanları korumayı başaran Spielberg filmlerinin devamını izleyecek olan torunlarımız da aynı ekolden çıkma yapımlarla yaşadıkları yerle ve tarihiyle ilgili bilgilenirken, bizlerse çoktan gitmemiz gereken yere ulaşmış olacağız!
Dünyamıza düşen ilk uzaylıyı, sonu gelmiş dinazorları, askerlerin ölmeden önce neresine kaç kurşunu kaç dakikada yediğini, uzaylılarla aramızdaki bağlantıyı ve dünyanın sonu geldiğinde neye benzeyeceğini bugüne kadar bize her türlü gerçekçiliğiyle anlatan Dreamworks’te görevi devralan Steven Spielberg’ün sülalesi, içinde debelenmekte olduğumuz bugünümüzü torunlarımıza aktararak tarihimizi en çarpıcı şekliyle ortaya koyacaktır. Kanımca çekecekleri en önemli film ve dünyanın her yerinde gerek sinema olsun gerekse beyinlere yerleştirilecek kişisel çip gişesi olsun en büyük izlenme rekorunu kıracaktır.
Bu film ne mi olacak? Tabii ki, insanoğlunun türünün nasıl sona erdiği !!! Yok yok, bu sonu ne bir uzaylı saldırısı, ne bir terörist bombası ne de 2012’de beklenen doğal afetler zinciri getirecek. Gayet basit bir şekilde esas düşman aramızdan çıkarak insanoğlu bizzat kendisi gerçekleştirecek.
Bu bağlamda filmi tahmin etmek gayet basit olacak;
Once Upon a time, on earth...... (ay pardon o zaman çoktan simultane çeviri kartları insanın kendi hafızasına yerleştirileceğinden bizim torunlar bunu türkçe izleyecek)
Bir zamanlar dünya üzerinde kadın ile erkek arasında ‘evlilik’ adı verilen bir ilişki türü varmış.
Bu ilişki türünde erkek kadına evlenme teklifi edip ona soyadını verip ya bedende ya da zihinde bu ilişki türü sona erene dek tek yastıkta kocarlarmış.
Tek yastıkta kocadıkları zamanlarda ‘çocuk’ adı verilen hepimizin küçüklüğünü yaratırlarmış. Gün gelmiş erkekle kadın bu ilişkiden vazgeçip yastıkları ayrı evlerde tutma kararı almışlar.
O yastık senin bu yastık benim felsefesiyle geçen yıllar sonunda dünyaya artık tek bir ‘çocuk’ denen canlı düşmediğinden insanoğlu kendi türünü sona erdirmiş.
Son ekipte nalları diktiğinde, dünya üzerinde yaşayan tek bir çocuk olmadığından insanlar dünyayı kendi elleriyle dinazorlara, kuşlara börtülere, böceklere, deniz kaplumbağalarına terk edip gidecekler. Dünyayı kurtarmanın tek şansı, yeryüzündeki son ilişkiyi evliliğe çevirip onları tek yastığa taşımak olacak!!!
Spielberg’ün torunlarının iftiharla sunacağı ve gişe rekorlarını alt üst edecek ‘TEK YASTIK’ filmini izleyen torunlarımız da, allah allah biz de demek ki böyle canlanmışız diyecekler. Ve hiç vakit kaybetmeden, zaman makinasıyla 2010 yılına geri gelip (Back To The Future serisinde kolaylıkla yaptılar bunu da başaracaklardır) yeryüzündeki son ilişkiyi mercek altına alacaklar. Yeryüzünde son evlilikten dönen çifte yaptıkları bu hatanın bedelini ilerideki yüzyılda tüm dünya çocuklarının ödeyeceği özenle anlatmaya çalışılacak. Erkek ve kadına bir başkasının sorumluluğunu almanın aslında kendi sorumluluklarını almak olduğu, bir yastıkta kocamanın aslında yastık savaşı olmadığı, aile denen kavramın insanın kendisine verebileceği en büyük hediye olduğu, çokça bedende ter atmanın ileride ter bezlerinde kanserli hücre yarattığı, erkeğin anasından ve babasından maksimum 30’lu yaşlarda ayrılmasının sağlıklı olduğu, kadının parası olan koca aramasının göz altlarında daha çok kırışıklık yarattığı temaları işlenecek. Gülün dikeni, çubuğun sapı, kartımın kredisi, topuğumun köselesi gibi detayların aslında ‘tek yastıkla’ hiç alakası olmadığını harika bir sinematografik dilde aktaracak Spielberg torunlar belki de akışı değiştirmeyi başarırlar. Yoksa...............................................................................................................

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder