1 Şubat 2010 Pazartesi

KADINSAL REKABETLER- BÖLÜM 1

Her kadının en büyük yarasıdır, kadınsal rekabetler. Ne aşk acısıdır onu üzen, ne de bir erkek tarafından yaşadığı yıkımıdır. Bir kadını en çok yıkan tek şey, hem cinsi tarafından ‘çerezden sebeplerle’ uğradığı saldırılardır. Kadın olmak çok zordur; bir erkek bunu asla bilemez. Erkekler, kadınlarla kadınların ilişkisini çözmeden bu dünyayı değiştiremezler. Konu başlığı Adem ile Havva görünür ama Havva ve yakın arkadaşlarıdır en büyük problem!
Ortası yoktur kadınların; ya en yakın dostluklara imza atarlar ya da en büyük düşmanlıklara. Ortası yoktur kadınların, öyle havadan sudan konuşarak birbirlerini idare edemezler. Ortası yoktur kadınların, asla hemcinsleriyle kuralına uygun rekabet edemezler. Ya ölümüne dostluktur ya da ezeli rekabettir onların kitabı.
Kadınlar genellikle kadınlar için giyinirler, süslenip püslenirler. Hep bir kadın mutlaka bir diğerinden daha üstündür. Her zaman bir kadın mutlaka bir diğerinden daha seksidir. Hep bir kadın ötekisinden daha mükemmeldir. Mümkünatı yok eşit olamazlar. Ondan sonra da ‘kadın-erkek’ eşitliği isterler. Kendi aranızda eşitliği sağladınız mı ki de karşı takıma bulaştınız demek lazımdır kadına. Hep en doğruyu tek bir kadın bilir; yeryüzünde başka bir kadının o doğruyu bulmasının imkanı yoktur. İşte bu noktada en mükemmel olan kadınlarla, o mükemmelliğe erişmeye çabalayan kadınlar 2 ayrı grupta yarışırlar bu hayatta. Ezeli rekabettir bu....... Bitemez, bitirilemez.........Sular durulsa da başka bir kadın bulunur karşı takımdan ‘üstünlüğünü’ taslamak için. Ondan sonra da veryansın erkeklere!!! Ne erkekler Mars’tan geldi ne de kadınlar Venüs’ten. Herkes aynı yerden geldi de kadınlar ortasında Venüs1, Venüs2 kod adlarıyla dünya enerjisini değiştirmeye kalktılar.
Sonra da çamuru bir güzel erkeklere atmayı becerdi kadın ırkı. ‘Onlar bizden çok farklı düşünüyorlar’ ya da ‘biz duygusalız, onlar mantıkla hareket ediyor’ ya da ‘biz vericiyiz onlar bencil’ çamurlarıyla bir güzel erkekleri sıvayıp bir de onları bu modele sokmayı başardı kadın ırkı. Erkeği çığırından kadın ırkı çıkardı. Venüs2 kod adlı grup, varolan tüm dengeyi alt üst etti. Venüs1’e de bir güzel kıçının üzerine oturmak kaldı.
Erkeklerin nesi farklı diye tüketilen onca nefese hiçbir sonuç alınamadı. Alınamazda; olay çok basit. Onlar ezeli rekabeti yaşadıkları takımla en azından 90 dakika boyunca centilmence yarışmayı başardılar. Tüm dünyanın en popüler sporu olan futbol, erkekleri anlamak için en büyük ayna. Santraya top konduktan sonra çalınan düdükle, yer yer faulde yapılsa kırmızı kartla birbirlerini açık yüreklilikle oyun dışına çıkarmayı ve buna tahammül etmeyi başardı erkek ırkı. En nefret ettiği adamı ayağındaki topla bir güzel çalımladı. Ve golünü de doksana takmaya başardı erkek ırkı. Erkek ırkı kendi ırkına tahammül etmeyi başardığı için futbolu sevdi, canını kanını verdi. Gruplarını adlı adınca en başından ayırdı. Ben busporum sen şusporsun, yerini ve kaleni bil dedi. Kadın ne yaptı? Hiçbir zaman rengini belli etmedi kendi ırkına.................
Kadındı her zaman kadını satan.
Kadındı her zaman erkeği çileden çıkaran.
En yakın kadın arkadaştı bir diğerini hançerleyen.
Kayınvalideydi oğlunu karısına düşman eden.
Eltilerdi, görümcelerdi birbirlerini hiç tanımadan düşmanlık bayraklarıyla atlı akınlarca aileleri fethetmeye gelen.
Kadındı bir diğer kadını aldatan.
Ve ne enteresan ki yine bir kadındı kadına sahip çıkan. Tamamen şizofrenik bir durum. Kimse çözemez, uğraşmayın. Kimse kadınları santrada buluşturamaz.
Ya en yakınısındır kadının ya da ezeli rekabeti ama asla rengini belli etmeden........................................