Kavramlar, aklımıza sokulanlar, ezbere zihnimizde kalıplaşmış kalıplarla kaçırdığımız anlardan örülü yaşamımız. Uzun zamandır bu cümle kafamda. Her sabah bunu sorarak uyanıyorum. Diyorum ki, farklı insanlara bunu bugün sorayım. Ama buna hiç gerek kalmıyor çünkü gün içerisinde karşılaştığım herkes bana aşk hayatıyla ilgili anlattığı hikayede, kendi podyumunda kendi catwalk’ında ilerliyor. Farkında değil..... Nasıl davranmalı, bir

Kısacası buna aşk hayatı diyoruz; kendi podyumunuzda hep catwalk yapmak zorunda kaldığınız ‘mükemmel gözükmeye çabaladığınız’ pastanın en önemli dilimi... Yaş ilerledikçe, podyumda profesyonelleşiyoruz; hangi kıyafetin bize yakışıp yakışmayacağını, hangi makyajdaki fırça darbesini yüzümüzün kaldırabileceğini zaman içinde ezbere biliyoruz. Bu deneyime de, yaş ilerledikçe değil de özümüzle buluştuğumuzda sahip oluyoruz aslında. Olay sokak defilesine dönüyor, herkesin ortasında hiçbir şeye aldırış etmeden dümdüz ilerliyoruz. Kilomuzla, yağımızla, kırışıklarımızla ve selülitlerimizle..... Ama aynı özümüzle; değişemeyen tek gerçek’le!!! Değişmeyen tek şey değişimdir kalıbının altında aynı özümüzle çıkıyoruz catwalk’ımıza, sadece sahne değişiyor. Ve bu nedenle de, en önemli defilelerde en çok ses getiren catwalk; “deneyim sahibi olup da tüm dünyanın tanıdığı o eskilerden birisinin finalde öylesine bir kendini gösterdiği an oluyor. O yaşlı oluyor, o kırışıklara sahip oluyor ama herkesten büyük alkış alıyor....”
Çünkü hiç aldırış etmiyor, sadece dümdüz yürüyor.....
Onu kabullenmiş insanlarla sadece dümdüz yürüyor....
Yaşarken ölmeye başardığımız an; sanırım hayat zaten catwalk
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder